Atina (Pire)

Kalimera Atina!

Batı Uygarlığı'nın beşiği ve demokrasinin doğduğu şehire hoş geldiniz. Dünyanın en eski şehirlerinden biri, 3.400'den fazla yıllık bir kayıtlı geçmişi olan kozmopolit Atina antik anıtlar, şık kafeler, şirin tavernalar ve eşsiz dükkanlar ile yoğundur. Klasik Atina güçlü bir şehir devleti ve Platon'un Akademisi ve Aristo'nun Lisesi ev sahibi oldu. MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda sanat, eğitim ve felsefe için bir merkez oldu.Kentin Klasik mirası hala Atinalı hayatın kumaş parçası, iyi korunmuş anıt ve sanat eserleri sayesinde, özellikle Parthenon, erken Batı medeniyetinin önemli bir dönüm noktası. Bu Akropol, UNESCO Dünya Mirası üzerine yüksek bu yayılan uluslararası sermayenin üzerine aşağı bakar. Akropolis ve Yeni Akropolis Müzesi, dünyanın en iyi müzelerinden biridir. Antik sanat eserleri ve onun tekil koleksiyonuna canlı, pitoresk Plaka semtinde yolunuzu olsun.

Kalimera Pire

Pire kalabalık limanı, pazarı ve Stella hakkında “Never” gibi klasik filmler ile ünlü yaptı. Atina'dan kısa bir metro veya taksi yolculuğu ile ulaşabileceğiniz  bu Akdeniz'deki en işlek limanlarından biri ve Yunanistan'ın en büyük şehirlerinden biridir. Canlı kafe, moda, açık hava restoran ve neo-klasik cepheler için büyük feribot iskelesine geçmiş. Kentin mimari hazineleri Belediye Tiyatrosu ve Belediye Sarayı bulunur. Fishmongers ve meyve ve sebze satıcıları gibi şehrin pazar alanı din yükselir Navarinou de demiryolu istasyonunda (güneydeki bir bit pazarı pazar sabahları burada da var) müşteriler için rekabet. Eğer biraz sessiz arıyorsanız, bir zamanlar Osmanlı filosunu barındıran kentin küçük limanlarından Paşalimanı biri doğuda, Themistokles 'büyük deniz limanlarından biriydi. Kuru rıhtım, yaklaşık 200 triremes için bugün zevk tekne filosu ev sahipliği yapıyor. Size veya Metro Atina seyahat ediyorsanız Pire Tren İstasyonu eski postane Pire Elektrik Demiryolları Müzesi’ni kaçırmayın. Bu renkli kentin diğer büyük müzeleri Arkeoloji Müzesi ve Yunan Denizcilik Müzesi’dir.

Kuşadası

Kuşadası, Samos adasının karşısında bulunmaktadır. Birkaç yıl öncesine kadar bir balıkçı kasabasından ibaretti. Kısa zamanda çok hızlı gelişti; turistik altyapıya yatırım yaptı. Bugün, Samos’tan kayıklar ve lüks cruise gemileriyle binlerce turisti kabul eden, popüler bir tatil beldesine dönüştü.

Her şeyi bulabileceğiniz Kapalı Çarşısı ile meşhurdur! Mücevherden halıya, baharattan doğal kozmetiğe, deri ürünlerinden antika mobilyaya kadar pek çok şey bulabilirsiniz.

Efes Antik Kenti, Kuşadası’ndan sadece 19 km uzaklıktadır. Yolculuk ise, çok keyiflidir. Zeytin ağaçları, çam ağaçları ve üzüm bağları, sizi bölgedeki en önemli anıta doğru götürür. Dünyanın en büyük açık hava arkeoloji anıtlarından biri olan Efes dışında, Kuşadası, gerek kültür turizmi gerekse kozmopolit eğlence için elverişlidir.

Kristal berraklığında suları, doğal güzellikleri, yoğun gece hayatı, sonsuz küçük mağazaları, restoranları, kafe - barları, yerli ve yabancı eğlence çeşitleri vardır. Efes, Priini, Militos ve Didima gibi oldukça yakın mesafede olan antik anıtlarının yanı sıra Kuşadası, iki adım ileride tarihi mekanlara sahiptir. Örneğin, şehir surlarını, Milli Parkı, Bizans Kalesini ve karşıdaki adacığı ziyaret edebilirsiniz ki adını bu adadan almıştır.

Santorini

Gizemli Santorini adası, baştan çıkarıcıdır. Cruise gemisinde olduğunuz sürede dantel gibi serilen kalderadan geçecek ve sarp, ateş gibi kayalara yaklaşacaksınız. Burada kayaların ucunda kurulmuş yüzlerce ev ve tepeye giden 588 basamak vardır. Aktif yanardağın, MÖ yaklaşık 1613 yılındaki Minoan patlamasında oluşan, dünyanın en büyük kalderasına ve patlamadan sonra su üstüne çıkan Palaia ve Nea Kameni adalarına sahip yarım aylı Thira’yı tanımak için sabırsızlanacaksınız. 

Santorini’nin özel bir nabzı vardır. Kızıl toprakları, beyaz ve kızıl sahilleri, volkanik yer altından etkilenen şarabı ve ilginç yerli ürünleri (beyaz patlıcan), eşsiz yer altı beldeleri ve evleri, rüzgar değirmenleri, 600’ün üzerinde kilisesi ve folklorik mimariye sahip kır kiliseleri mevcuttur... Sıcak kanlı, cana yakın insanları, sonsuz sokakları, popüler ve izole sahilleri vardır. Ayaklarınızın altına serili kaldera manzaralı eşsiz bir gece hayatına, gün batımlarına, ışıklara ve renklere sahiptir.

İa’ya bayılacaksınız! Güneşin batışına aşık olmayı bekleyen, dünyanın her bir yanından insan görebileceğiniz bir beldedir burası. Kozmopolit başkent Fira’da, krallar gibi hissedeceksiniz. Kamari, Perissa ve Perivolos’ta çılgınca eğlenecek, şaraphanelerde tatlı kırmızı şarap Vinsanto’yu tadacaksınız. Profitis İlias Manastırı’nda, Pirgos’ta etkileyici bir manzarayla karşılaşacaksınız. Akrotiri’de, prehistorik beldenin kazılarına şahit olacaksınız. Santorini’nin sırları sonsuzdur!

Mykonos

Mykonos’un küp şeklindeki birbirine benzeyen bembeyaz evleri, devasa rüzgar değirmenleri ve sayısız çan kulesinden oluşan mimarisi, görüldüğü ilk andan itibaren Kyklades’in canlı ruhunu gösterir. Binlerce fotoğrafta, suların içinden dimdik çıkan, ahşap balkonlu evleri mutlaka görmüşsünüzdür. Burası Mykonos’un, meşhur “Küçük Venedik”idir. Kastro semtini süsleyen, yaşlanmayan ve iyi korunan dev rüzgar değirmenlerini hayranlıkla izlemişsinizdir. Adanın altın rengi kumlu sahillerinde gerçekleşen, bütün gün süren çılgın beach partilerini duymuşsunuzdur. Küçük sayılabilecek bir adada bu kadar fazla sahilin olması inanılmaz!

Mykonos’ta neler yok ki. Bu turu seçerek, Ege’nin en popüler, en eğlenceli; bol güzellikleri, sayısız sahili, karmaşık sokakları, yüzyıllara dayanan kıskanılacak bir medeniyeti ve tarihi olan adalarından birine demir alacaksınız. Kyklades’in merkezinde, estetik ve her bir köşesi tarih kokan hayat dolu, dünyalar güzeli bir ada Mykonos…

Louis Cruises’in önerilen çeşitli gezilerinden birini seçerek, taş döşeme sokakları, sayısız mağazası, ünlü turistleri, yanınızdan rahatlıkla geçen ehlileşmiş pelikanları ve adanın maskotu olan Petros’u ile Mykonos - Hora’yı tanıyacaksınız. “Küçük Venedik” semtinde, Alefkantra’da gün batımı, yıllarca hafızanızdan çıkmayacak.

Girit

Girit’in İraklio şehri, adanın başkenti, 4 ilin arasında en büyüğü ve en büyük limana sahip şehridir. Aynı zamanda Minoan’a ait Knosos’taki arkeolojik bulgulara göre, Avrupa’nın ilk medeniyetinin doğum yeridir. Bu dönemde neolitik çağdan MS 5’inci yüzyıla kadar sürekli yaşam olmuştur!  Minoan Medeniyeti, saraylardaki duvar yazılarından da anlaşıldığı üzere, üstün bir medeniyet ve antik çağların en önemli medeniyetlerinden biri olmuştur. Sonu, milattan önce yaklaşık 1613’teki Santorini Yanardağı’nın patlamasıyla bağlantılıdır. Patlamadan kaynaklanan dalgalar buraya kadar ulaşmış ve Girit’in prehistorik medeniyetini yutmuştur.

Minotavros, Daedalus ile İkarus gibi heyecanlı mitler, her yıl binlerce turist akınına uğrayan Knosos sarayıyla bağlantılıdır. Knosos Sarayı’ndan testiler, figürler, duvar yazılarının orijinalleri gibi bulgular ve Minoan Medeniyeti’nden daha birçok paha biçilmez örnek, İraklio Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Girit’in İraklio şehri, önemli aydın ve sanatçıların memleketidir. Bunlardan bazıları, Nobel ödülü almış olan Şair Odisseas Elitis, Ressam Dominikos Theotokopoulos (El Greco), Yazar Nikos Kazantzakis’dir. Bölgede, Epano Arhanes gibi tepelere tırmanmış otantik köyler, Matala gibi zümrüt rengi sahiller, Orta Çağ sokakları, kiliseler ve çeşmeler oldukça fazladır. Tarihi yerleri çok ve bir o kadar da önemlidir. Lotzia Venedik Anıtı, Morozini Çeşmesi (Sanatsal “Aslanlar” Şadırvanı), Koules Kalesi, Venedik Surları gibi daha birçok tarihi hazineye sahiptir. İraklio, bir medeniyetin izlerini taşımasının yanı sıra gece hayatı, gezmeleri, organize turizmi ve içten misafirperverliği olan canlı bir şehirdir.

Patmos

Kutsal Patmos adasına yaklaşırken, beldenin merkezindeki Agios Ioannis Theologos Manastırı’nı gizlemek için Orta Çağ kalesi şeklinde inşa edilen surlara şaşıracaksınız. Kimileri buna “Ege’nin Kudüs’ü” der kimileri ise kutsal varlığı yaygın olarak hissedip, dini törenleri görkemli bir şekilde kutlayan bu özel adayla olan randevularını her Paskalya’da tekrar eder. İster din turizmi ile ister Patmos’un kale gibi bembeyaz evleri ve saf güzelliğiyle ilgilenin, her halükarda kutsallığını size hissettirecektir.  

İsa’nın öğrencisi Ioannis Theologos (Yohanna), 2’inci yüzyılda, 2 yıl için Patmos’a sürülmüş ve burada Agia Anna mağarasında Apokalips’i ve yüksek ihtimalle İncil’i yazmıştır. Gerek Apokalips Mağarası olarak bilinen mağara, gerekse Patmos Manastırı (1088), adanın sembolleridir. Adayı dünya haritasına, önemli bir dini mekan olarak yerleştirmişlerdir.

Kayalık ve verimsiz topraklar, çok çeşitli kıyı şeridi, birçok burun ve minik koylarıyla Patmos, yolculara tatil alternatifleri sunar. Sakin bi yapıya sahip ada, doğal güzelliği, otantik köyleri ve dışa doğru yansıttığı içselliği sayesinde beğenileri toplamaktadır. Patmos, 1999 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Miras Anıtı” ilan edilmiştir. 2009 yılında ise Forbes dergisi Patmos adasını yaşanılacak en romantik ve sakin yer seçmiştir!